Eylül 2013'te 3 motor 5 günlük Köyceğiz-Marmaris-Rodos turundan sonra motorla geri dönmeyip Motorumu Köyceğiz de Zeki nin kapalı garajına bırakmıştım. Kurban bayramında da İstanbul'dan Dalaman'a uçup dönüşü de motorla ve Eşimle birlikte Köyceğiz-Antalya-Isparta üzerinden gelerek kısa bir gezi yapmış olduk...Ekim ayı olmasına rağmen çokta fena değildi hava...
Dalamana indiğimiz gün hava harikaydı ama gece fırtına kopacağını biliyorduk. Öyle de oldu. Gece müthiş bir fırtına ile sanki gök yarıldı....Bizden sonraki uçaklar Dalaman a inemedi İstanbula geri döndüler...Yağmurdan dolayı sabah yola çıkma planımız suya düştü....Öğlene kadar Köyceğizde beklemek zorunda kaldık, saat başı internette uydu bulut hareketlerini izledim....Bu arada Köyceğizin de keyfini çıkarmış olduk. En son bulut bizi geçip Antalyaya doğru ilerlemeye başlayında çıktım yola....O önde biz arkada yol aldık ve hiç ıslanmadık sayılır...ama yollar hep ıslaktı...Sarı germede bir otele fırtına felaket vurmuş.
Biraz hızlı kaldık ve bulutu yakaladık. Buluta bir miktar daha avans vermek için ve biraz dinlenmek için Saklıkent öncesi mola veriyoruz. Molada 2 solo motorcuyla karşılaşıyoruz, BMW 1200 GS kullanıcısı Murat ve BMW F800 GS kullanıcısı Sait. Arkadaşlarla 2 Kez ayrılıp yine 2 kez karşılaşıyoruz.
Hemen yağmur sonrası olduğu için geçtiğimiz hiçbir yerde denize giremiyoruz. Bunlardan ilki Ölüdeniz. Yazık oldu Ölüdenize ama yapacak bir şey yok. Sel sonrası saklıkenti dolaşma fikri pekte iyi bir fikir değildi. 200 m bile gidemedik kanyonda. Su çamur gibiydi.
Saklıkent sonrası karanlığa kalıyoruz ve dağlardan tepelerden köy yollarından Kalkan a iniyoruz. Otel bulmak için durup GPS ten otel araştırıyoruz. Eşim hemen önünde durduğumuz Otele giderken bende civardaki alternatiflere bakıyorum. Geri dönerken Eşimin biri ile konuştuğunu tam ayrılırken görüyorum sonrasında yolda beni de farkedip çok nazik bir dille "Az önce eşinizle görüştüm size otel konusunda yardımcı olabilirim" diyip konuya giriyor. Önerdiği otel gayet düzgün ve hoş bir oteldi. Samira otel. Ayak üstü sohbet sonrasında ismini unutmamamız için "Yardan" diyor, ve ekliyor "Ne yardan ne Serden" şeklinde hatırlayabilirsiniz. Kendiside motor kullanıyormuş eşi ile birlikte uzun turlara çıkıyormuş. Otele yerleştikten sonra bizi sahibi olduğu Kuyumcu Dükkanına davet ediyor bizde yerleşip karnımızı doyurduktan sonra bir tur atıp Kalkan içinde sonrasında Yardan Kuyumcusuna uğruyoruz. Gece yarısına kadar bizim için açtığı beyaz şarap eşliğinde keyifli motor sohbeti yapıyoruz. Kendisine ve eşine bizi gösterdikleri ilgi için teşekkür ediyoruz.
Kahvaltı sonrası biraz havuz başı keyiften sonra yola çıkıyoruz. Yine muhteşem bir plaj Kaputaj plajı ama sadece resim çekmekle yetiniyoruz. Çok dalga ve rüzgar var giremiyoruz suya.
Kaş içine girip adayı turlayıp biraz mola veriyoruz.
Ve yine karşılaşıyoruz bizim BMW cilerle....Bu sefer daha keyifli bir noktada Mavi yengeç yiyecekmişiz...Bizim ilk olacak bakalım beğenecek miyiz.....
Yengeçlerin yanında birde tokmak ve taht getirdiler....Valla yengeci ayıklamak için harcadığımız enerji aldığımız enerjiden daha fazlaydı...aç aç ayrıldık oradan......
Ve sonunda Olimpostayız....Yine büyülüyor beni burası...Salaş olduğundan mıdır nedir ama çok hoş....Ya aylarında iyi de bu aylarda normale göre birkaç derece daha soğuk olunca biraz keyif kaçırıyor....Her zamanki gibi Türkmen evini tercih edip bungolowumuza yerleşiyoruz. Sabah kahvaltı ve akşam yemeği açık büfe ve çok çeşitli...
Üzerimizi değiştirip artık denize girmek üzere kaya mezarlarından geçerek sahile yürümek için yola çıkıyoruz. Antik şehrin girişinde bizi bir gişe karşılıyor. Artık ücretli olmuş Olimpos kaya mezarlarına girmek. Sahil girişinde de bir gişe var doğal olarak.
Plaj yine her zamanki gibi harika.
Güneş batınca hava birkaç derece daha soğuyor ve hemen geri dönüyoruz daha kalın birşeyler giymek için.
Murat ve Sait telefon edip kalmayı düşündükleri Korsan koyundan vazgeçtiklerini ve Olimposa gelmek istediklerini söylüyorlar bende onlara bir bungolow ayırtıyorum. Ertesi gün kahvaltımızı yapıp ortak arkadaşımız olan Orhan Uslu ile buluşmak üzere Antalya ya doğru yol alıyoruz.
Orhan sağolsun bizi karşılıyor. Eşi ve kızı ile tanışıyoruz, en son yaptığı Pamir turundan bahsediyor bize. Yolumuz uzun olduğundan öğlen tekrar yola çıkıyoruz.
Olimpos-Isparta arası hiç fotoğraf çekmemişiz galiba.....
Isparta da Eğirdir gölünde göl kerevitlerinin tadına bakıyoruz ama bu sefer ayıklama işini garsonlara yaptırıyoruz.....Bunlar bir çeşit ıstakoz....ama çok büyük değiller....
Eşimin uzun süredir görmediği Üniversiteden arkadaşı Cansu ile buluşmak için Eskişehir'i zorluyoruz. Murat ve Sait Afyon da kalmayı kaplıca keyfi yapmayı tercih ediyorlar ve Eğirdir sonrası yollarımız ayrılıyor. Hava kararıyor ve iyice soğuyor, yolda güzel olduğundan hedefe kilitlenerek Eskişehir'e geç te olsa giriyoruz. Önce öğretmenevinde yerimizi ayırtıp Arkadaşımızın evine gidiyoruz. Kaloriferleri sonuna kadar açıyorlar anca ısınıyoruz.
Cansu'nun Küçük kızı Ceylin, Büyük kızı ise Ceyda sabah sabah karşılarında fotoğraflarını çekmeye çalışan birini görünce kızıyorlar doğal olarak...
Akşam gece yarısına kadar sohbet ediyoruz ama bizi bırakmıyorlar. Evlerinde misafir ediyorlar. Antalya dan Eskişehir'e olan yol sonrasında bize yiyi geliyor.....Çok iyi ağırlanıyoruz. Sabah yola çıkmadan önce iki kız kardeşi de motora bindirip mink bir tur yaptırıyoruz......çok hoşlarına gidiyor..Walla ileride rüzgarınkızı olurlarsa ben karışman......
Telefonumdaki sıkıntıdan dolayı Tahsinin alnında bir nokta oluşmuş...Hindistana gittim diye yutturayım dedim arkadaşlar ama erkek alnına denk gelmesi iyi olmamış.....Birde aracın plakası çıkmış yaw çok belli oluyor TR de olduğumuz....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder